Eski Zamanları Özlerken...

Eski Zamanları Özlerken...

Merhaba sevgili okurlarım,

Umarım sağlıklısınızdır. Umarım hayata karşı hevesiniz ve enerjiniz ilk karantina günlerinizdeki gibi yerindedir...

Gün geçtikçe yapacak şeyler azalıyor ve tedirginliklerimizin arkası kesilmiyor. Kötü haberlerin yanı sıra iyi haberler de alıyoruz. İyileşen hastalarımız çoğalıyor ve taburcu oluyorlar. Her şeyi bir anda unutup hayatımıza devam ederken aklımıza bir anda düşüveriyor olanlar. ''Kim bilebilirdi 1 ay önce öleceğini bir hastalıktan?'' diye isyan ediyoruz. Etmeye de uzun bir süre devam edeceğiz gibi.

Bütün bu olanlar olmadan önce ne yapıyorduk? Hiç sordunuz mu kendinize? Ben sordum ve bunu yazmaya karar verdim. Aslında bunu bana düşündüren de bir video oldu. Babamın benimle paylaştığı bir videoyla düşünmeye başladım.

Bütün bunlar olmadan önce; işimizden ve yoğunluğundan şikayet ediyorduk. ''Off iş bitse de eve gitsem!'' diyorduk. Dışarı çıkmak isteyen kız arkadaşımıza ''yorgunum daha sonra çıkalım.'' diyorduk. Kalabalık bize çok yorucu ve sesli geliyordu. İş hayatının içine gömülmüş, kendimizi unutmuştuk. Hep bir yerlere yetişmek zorundaydık. 24 saat yetmiyordu işlerimizi tamamlamaya. İşi olmayanlar da gezmeklerden alamıyordu kendini. Arkadaşlarımızla dışarda olmaktan, bir kahve içip sohbet etmekten mutluluk duyuyorduk.  Hızlı bir hayatımız vardı. Yavaşlık bize sıkıntı veriyordu. Kitap okumaktan uzaklaşmıştık. Hızlı bir telefonumuz olsa bize yeterdi değil mi? Bayramlarda el öpmekten sıkılmıştık. Hep Türk adetlerini yeriyorduk. ''Biz samimi insanlarız dokunmadan, öpmeden yapamayız.'' derdik hep.

Ama ne oldu şimdi?
Bu virüs bize gelmeden önce şikayet ettiğimiz şeyler bize yüktü... Yine de dilimizde ''geçmişe özlem'' dönüp duruyordu. Çünkü henüz ''gerçekten'' özlememiştik.Çünkü şikayet ettiğimiz hiçbir şeyden henüz mahrum kalmamıştık. Zorunlu olarak ayrı kalmamıştık ve o acıyı tatmamıştık. Erteledikçe erteledik nefes almayı.

Yeni bir dünya düzeni oluşuyor, oluşacak deniyor bu zamanlarda. Teknolojiyi seviyorken geçmişe özlem duymak sizce de biraz tezat değil mi? Geçmiş şimdi ''zorunlu'' olarak elimizden alınıyor ve ''gerçek'' özlemi tatmaya başlıyoruz.

Teknoloji aşığı olan kişilerin geçmişe özlem duymayacağını sanmıyorum. Çünkü izlediğim videoda bu konu çok güzel açıklanmıştı.

Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar!

Size sesleniyorum..

Hangi tuş daha etkilidir ki, sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde yaşamanın keyfini, copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?...

İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?... Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?... Doğayı bilgisayarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını…

Müşfik Kenter

Ve ekliyorum; bir insan teknolojinin soğukluğunda kaybetmez mi sıcaklığını?

Virüs geldi...

Önceki - sonraki diye ayırdık geçmişi geleceği.Şimdi bir düşünün şikayet ettiklerinizi. Keşke dışarı çıkabilsek, işimizin başına geçip paramızı kazanabilsek, esnafla muhabbet edip şakalaşıp sarılsak, büyüklerimizi ziyaret etsek, ellerini öpsek sıcacık gülümsemelerini kalbimizde hissetsek, sahil kenarına gidip balık tutsak, açsak sandalyelerimizi biramızı yudumlasak ya da Müşfik Kenter'in dediği gibi bir ağacın gölgesinde birkaç saat uyusak, uzaktan gitar sesi gelse kulağımıza kalabalıkların içine girsek, bayram olsa, büyüklerimizin elini korkmadan öpebilsek, sevdiklerimize sıkıca sarılsak ''sosyal mesafe'' kavramını hiç duymamış, öğrenmemiş gibi fena olmaz mıydı?

Bütün bunlar ''zorunlu'' olarak elimizden alındığı için ''gerçek'' özlemi tadıyoruz şu sıralar... Lafta değil, hissederek yaşıyoruz. Belki de bu özlem bir şeyleri değiştirir hayatımızda... Duygusal bir toplum oluruz kinimizi bir kenara bırakarak...

 

Bir yazımın daha sonuna geldim. Bütün bu olanlar olmadan önce ne yapıyorduk? sorusunu siz de kendinize sorun. Ve Müşfik Kenter'in sizin için buraya bıraktığım ''Hayat Iskalamayı Affetmez''şiirini dinleyin!

Hoşçakalın, kendinize iyi bakın :)

Yazımı Paylaş :)